Neden Erteliyoruz?

Hepimizin başına gelir: Önemli bir iş yapmanız gerekir ama sürekli ertelersiniz. O iş her aklınıza geldiğinde “Sonra yaparım” der, başka şeylerle ilgilenirsiniz. Peki, neden bu kadar sık erteliyoruz?

İlk olarak, şunu söylemek lazım: Ertelemek, düşündüğümüz gibi tembellikten kaynaklanmıyor. Yani “Erteleyip duruyorum, kesin çok tembelim” diye kendimizi suçlamaya gerek yok. Aslında erteleme dediğimiz şey, çoğu zaman beynimizin bizi kısa vadeli rahatlatmaya çalışması. Yapmamız gereken iş, gözümüze büyüdükçe ya da stres yaratacak bir şey olduğunda, beynimiz diyor ki: “Şimdi bu işle uğraşma, biraz rahatla, sonra bakarız.” Biz de ona uyuyoruz, çünkü kısa vadede bu iyi hissettiriyor. Ama sonra o iş sürekli kafamızın bir köşesinde dönüp duruyor ve işler daha da büyüyor. Yani bir bakıma, kısa süreli rahatlama, uzun vadede daha büyük strese yol açıyor.

Peki neden böyle? Neden bazı şeyleri sürekli erteliyoruz? İşin birkaç farklı nedeni olabilir. Birincisi, o iş gözümüzde çok büyüyebilir. Yapılacak işin karmaşıklığı ya da ne kadar zaman alacağı hakkında bir fikrimiz yoksa, beynimiz o işi gözümüzde devasa bir hale getirir. Mesela bir rapor yazmanız gerektiğinde, “Bu rapor çok uzun sürecek, şimdi başlasam bitiremem, zaten çok yoğunum” diye düşünürsünüz. Halbuki başlasanız belki de düşündüğünüzden çok daha kısa sürede bitecek. Ama biz işin boyutunu abartıyoruz ve o yüzden başlamıyoruz.

Bir başka neden de mükemmeliyetçilik. Bazılarımız, bir işi yaparken “Ya mükemmel olmazsa?” diye kaygılanır. “Mükemmel yapamayacaksam hiç başlamayayım” diye düşünürüz. Bu düşünce de bizi hareketsiz bırakır. Aslında yapmamız gereken şey, mükemmel olmayı bir kenara bırakmak ve sadece o işe başlamak. Çünkü çoğu zaman mükemmel olmaya çalışmak, ilerlemenin önündeki en büyük engel haline gelir. Oysa ki, bir işe başlamak ve yolda eksikleri tamamlamak çok daha verimli ve etkili bir yöntemdir.

Peki, bu erteleme alışkanlığını nasıl kırabiliriz? İlk adım, yapılacak işi küçük parçalara ayırmak. Gözünüzde dev gibi duran o işi, daha küçük ve yapılabilir adımlara bölerseniz, o kadar korkutucu görünmez. Mesela bir rapor yazmanız gerekiyorsa, “Bugün sadece giriş kısmını yazacağım” diye bir hedef koyabilirsiniz. Küçük bir adımı tamamladığınızda, o işi bitirme konusunda daha fazla motivasyon kazanırsınız. Küçük adımlar, büyük işleri daha yönetilebilir hale getirir.

Bir diğer adım da net bir plan yapmak. “Yarın bu işi yaparım” gibi belirsiz bir hedef koymak yerine, “Yarın saat 10’da bu işe başlayacağım” demek çok daha etkili olur. Zamanı belirlemek, sizi harekete geçmeye zorlar. Belirsiz hedefler, ertelemeyi kolaylaştırır. Ama zamanı belli olan bir iş, ertelemenize pek izin vermez. Çünkü artık o iş için bir saatiniz var ve ne zaman başlayacağınızı biliyorsunuz.

Bir de kendinizi ödüllendirmeyi unutmayın. Küçük adımları tamamladığınızda kendinize bir ödül verin. Mesela, “Bu işi bitirdiğimde bir kahve içip dinleneceğim” ya da “Akşam sevdiğim diziyi izleyerek kendimi ödüllendireceğim” diyebilirsiniz. Bu, beyninizin ödül sistemini harekete geçirir ve motivasyonunuzu artırır.

Tabii ki bu noktada işin başı, harekete geçmek. En zor kısmı da bu zaten. Bir işe başlamak her zaman en zor adımdır. Ama başladığınızda, işler bir anda daha kolay hale gelir. Çünkü beyniniz artık o işin içindedir ve devam etmek daha kolay gelir. Kısacası, erteleme döngüsünden kurtulmanın sırrı, küçük adımlarla başlayıp ilerledikçe motivasyonu artırmak ve bu döngüyü kırmaktır. Ve unutmayın, ertelemek hepimizin zaman zaman yaşadığı bir durum. Kendinize çok yüklenmeyin, sadece harekete geçin.

Güncel Yazılar

Eğitimlerimiz

“Ünlem Akademi, mesleki ve teknik eğitimler ile kişisel gelişim programlarını online platformda sunan lider bir eğitim kurumudur. Uzman eğitmenlerimiz tarafından hazırlanan zengin içeriklerle öğrencilere en kaliteli eğitimi sağlıyor, bireysel ve profesyonel potansiyellerini maksimize etmelerine olanak tanıyoruz. Ünlem Akademi ile geleceğinizi şekillendirin, başarıya giden yolda adım atın!”