Günümüz gençleri içinde ben de yer alıyorum ve akranlarıMı gördükçe şaşırıyorum bazen. Çünkü; kim güzel giyiniyorsa pahalı kokuyorsa o en iyisi oluyor. Kim parasının reklamını yapıyorsa o en mükemmeli bir ortamda. Ama böyle olmaması lazım çünkü insanların dışına aldanmak olur bu. Dış görünüşe göre yargılamak…. Yargılamak iyi ya da kötüdür. Genelde iyi anlamda yargılamayız kötü anlamda yargılarız insanları. Kim marka giyinip kuşanırsa onu yüceltiyorlar. Artık kıyafete saygı var. Üslup, konuşma gibi manevi değerlere değil de maddi değerlere. Maddi şeyleri bile önemli değer haline getirdik. Ama günün sonunda güzel giyim de önemli tabii ki ancak beden dili, ses tonu, sözcükler bunlar ne kadar ve nasıl kullanılmış bunlara da bakılması lazım. Çünkü iletişimi oluşturan kıymetli şeyler bunlar. Bazen maddi durumu iyi olmayan çocuk ile çok iyi olan çocuk arasında sırf marka durumu yüzünden büyük sıkıntılar çıkıyor. O ona özeniyor diğeri ise hava atmaktan geri kalmıyor. Okul ortamına uygun gitse herkes. Nerede neyi konuşacağını bilse bunlar olmaz. Bakıyor ki kim hava atsa kazanıyor gibi onlar da onu tercih ediyor. Parası varsa yapsın düşüncesi de garip geliyor bana. Çünkü vardır ama gidip maddi durumu olmayanın gözüne sokuyorsa hayvana ah bu açmış deyip geçiyorsa yapmasın. Lükslüğü, markayı çok önemli sanıyorlar. Kişisel bakımı olsun ama fazlasına ne gerek var? Bir kahveyi bir bardakta içebiliyorsan ne gerek var onu en lüks olanda içmeye? Sonuçta içilebiliyor. Bu konuda bir örnek hikaye anlatacağım. Bir gün bir profesör yeni mezun öğrencileri ile buluşur. Sohbet sırasında iş ve hayatının stresi üstüne konuşurlar. Profesör, onlara kahve ikram etmek ister ve mutfağa gider. Yanında büyük termos ve farklı kahve bardakları ile geri döner. Porselen, plastik, cam, kristal, ucuz görünümlü ve pahalı bardaklar. Herkes bir bardak seçtikten sonra şöyle der profesör; fark ettiyseniz tüm pahalı bardaklar alındı. Geriye sadece ucuz görünümlü bardaklar kaldı. Kendiniz için en iyisini istemeniz normal ama bu durum streslerinizin kaynağıdır. Bardağın kalitesi kahvenin kendisine hiçbir şey katmaz. Çoğu zaman sadece daha pahalıdır ve içtiğimizi gizler. Hepimizin istediği aslında kahveydi bardak değil. Ama bilinçli olarak en iyi bardaklara yöneldiniz. Ve sonra birbirinizin bardağına bakmaya başladınız. Hayatı kahve olarak düşünün. İş, para ve toplumdaki konumunuz da bardaklar gibi… Onlar hayatı tutmak için sadece araçlardır. Seçtiğimiz bardak yaşamımızın kalitesini belirlemez. Bazen sadece bardağa odaklanarak  kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz. En mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip insanlar değildir. Sadece her şeyin tadını en iyi şekilde çıkarırlar. Hayatımıza etiket yapıştırmak yerine elimizdeki anın ve sahip  olduklarımızın kıymetini bilmeliyiz. Son yılların iletişim çılgınlığı sayesinde daha iyisinin en pahalı olduğunda sanıyoruz. Son moda olan ne varsa alıyoruz ama yine de doymuyoruz. Hep bir tarafımız aç. Giderek tatminsiz, mutsuz, yalnız insanlar olduk. Şu anda kahve içebiliyorsanız bardağın önemli olmadığını bardağa uzanabilecek kadar sağlıklı olmanın ve kahveye varabilecek kadar mutlu hissetmenin önemini unutmayın. Bilgi baharı videosunu bir hocam atmıştı çok etkilendim. Tam anlatmak istediklerim bunlardı. Yani mutlu olmayı bilmek önemli. Eğer bilmezsek hiçbir şey mutlu edemez bizi, bir süre sonra en iyisine sahip olsak dahi. O yüzden belki elinde en iyisi olanların mutsuzluğu da bundandır. Her şeye ulaşmak en iyisine sahip olmak mutluluk vermez çünkü. İnsanları ve hayatlarını yargılamayın. Kimin neyi neden yaptığını öğrenin sorgulayın. 

ELİF DUY